İNKILAPÇILIK Nedir ?

İNKILAPÇILIK Nedir ?

İNKILAPÇILIK



ANAHTAR KELİMELER
Devrim
İnkılap
Çağdaşlaşma
Değişim
Yenilik

İNKILAP’IN KELİME ANLAMI


İnkılap ya da reform, toplum düzenini ve yapısını daha iyi duruma getirmek için yapılan köklü değişiklik ve iyileştirmelerdir. İnkılap devrimden, devrim gibi radikal ve ani olmayıp, daha yumuşak geçişler şeklinde olmasıyla ayrılır. Toplumda gerekli değişikliklerin aniden değil, reformlar yoluyla olması gerektiğini savunan görüşe reformizm (inkılapçılık) denir
İnkılap, kelime anlamı ile değişme, bir halden başka bir hale dönmeyi ifade eder. İnkılap; Arapça “ kalp” kelimesinden gelmiş olup, bir milletin sahip olduğu siyasi, sosyal ve askeri alanlardaki kurumların devlet eliyle makul ve ölçülü metotlarla köklü bir şekilde değiştirilmesi olarak tanımlanmaktadır. İnkılap ve devrim kelimelerinin Fransızca karşılığı “révolution”, İngilizce karşılığı “revolution”dur. Kelime Latince kökenli olup, revolvere kelimesinden gelmektedir.

GENEL BAKIŞ:

Atatürk ilke ve inkılâpları, tam ve mükemmel bir bütündür. Biri ötekini tamamlar. Birini ötekinden ayrı düşünmek ve değerlendirmek mümkün olsa bile, doğru değildir.Çünkü akılcıdır. Bilimcidir. Gerçekçidir.
Atatürk ilkeleri’nin kaynağı inkılâplardır. Bunlara hâkim olan ruh ve zihniyet yapıcılık ve yaratıcılıktır. Gücünü gerçeklerden, akıl, bilim ve deney (teknoloji) üçlüsünden alır. Düşünce ile hareketi birlikte yürüterek başarılı sonuca ulaşır. Böylece; bilim ve gerçek, düşünce ve hareketle dengelenerek Atatürkçü ideoloji’yi oluşturur. Bunlar da sağlam temelleriyle yepyeni bir devlete ruh, şekil ve yön verir.


Atatürkçü Düşünce Sistemi’nde inkılâpçılık, milliyetçi bir görüşten hareket eder. Bir tarih, bir kültür ve bir medeniyet ifade eder. Daha doğrusu topyekûn bir ilerleme, yenileşme ve çağdaşlaşmadır. Bir bütün olan ilkelerin motor gücü, enerji gücü de inkılâpçılık’tır; dinamizmi o verir. Bir yandan, yarattığı devleti güçlendirmeyi ve korumayı amaçlar. Öte yandan medenî dünyanın gidişine ayak uydurmayı sağlamaya çalışır. Ayrıca da, çağdaş medeniyetin üstüne çıkarak insanlık dünyasına hizmeti ideal edinir.
Çağımızda, bilimin gelişmesi karşısında; kültürden sosyal yapıya kadar hemen her şey gelişmekte ve değişmektedir. Bunun tek çıkar yolu ve yönü bir bütün olan medeniyeti benimsemektir. Daima, daha iyiye, güzele, doğruya ve mükemmele doğru yenileşmektir. Bu; kişinin, toplumun ve bir milletin güçlü ve haysiyetli yaşaması için zorunludur. Ancak, hayatın ta kendisi olan inkılâpçılıkla gerçekleşir.înkılâpçılık, en geniş anlamı ile millî kültür alanında etkisini gösterir. İleriye, daha mükemmel yürüyüş esasına dayanır. Düşünce ve hareketlik içinde ilerlemeyen bir kültür hayatiyetini yitirir.

İNKILAPÇILIK VE HALK 


İnkılâpçılık, hayatın her safhasında daima ilerleme ve gelişmedir.. Toplumun, milletin, yükselmesi için Türklüğün bilinci içinde, medeniyet ufuklarında devamlı bir koşudur. Atatürk’e göre her hamlenin temeli, gücü halktır. Her ilerleme ve gelişme halkın bir zarurî ihtiyacından ve isteğinden doğar.
Atatürkçülük’te bütün bir millet “Halk” deyimiyle açıklanabilir. Bu sebeple de sınıf yoktur. Çeşitli meslekler vardır. Bunlar da birbirini tamamlarlar. Eğitim ve öğretim birliği vardır. Asıl olan halkın eğitilerek bilgi seviyesinin yükseltilmesidir. O nedenledir ki Atatürk; “Halkı eğiterek bilgili kılmak ve aydınları halk seviyesine indirmekten ziyade bütün halkı eğitimde aydın olarak yetiştirmek gerekir” demiştir.
Halka büyük değer veren Atatürk daima halkla beraberdir. Halkın içindedir. Halkın nabzı hep elindedir. Halkın yetişmesi, yetiştirilmesi için âdeta çırpınır. İnkılâpları ilk önce halka açar, halka duyurur. Onların kabul edilmesini, benimsenmesini, korunmasını, yaygınlaşıp gelişmesini, halkın eğitiminde görür. Bunun içindir ki Atatürk;
“Ben şimdiye kadar millet ve memleket iyiliğine ne gibi hamleler, inkılâplar yapmış isem hep böyle halkımızla temas ederek, onların ilgi ve sevgilerinden, gösterdikleri samimiyetten kuvvet ve ilham alarak yaptım. Hedefimiz, gayemiz hep millet ve memleketimizin kurtuluşu, mutluluğu ve gelişmesidir.” demiştir.

Atatürk’e Göre İnkılapçılık
Atatürk’e göre; Türk inkılabı, Türk Milletini son asırlarda geri bırakmış olan müesseseleri yıkarak, yerlerine milletin en yüksek medeni icaplara göre ilerlemesini temin edecek yeni müesseseleri koymuş olmaktır. Atatürk bu anlatımı ile inkılabın, basit bir yönetim değişikliği olmadığını, temel kurumlarda da bir değişmeyi ifade ettiğini ve Türk inkılabının çağdaşlaşmaya yönelik karakterini de vurgulamıştır. Atatürk, kendisinin gerçekleştirmeye çalıştığı fikir ve prensiplerin, Türk milletinin mefkure ve emellerinin özeti olduğunu çeşitli şekillerde açıklamıştır. Atatürk kendi eseri olan inkılabın belirli niteliklerini 5.12.1925 de Ankara Hukuk Fakültesi’nin açılışında şu sözlerle anlatmıştır: “Türk İnkılabı nedir? Bu inkılap kelimenin vehleten (ilk anda) ima ettiği ihtilal manasından başka ondan daha geniş bir tahavvülü ifade etmektedir. Milletin mevcudiyetini idame etmek için fertler arasında düşündüğü müşterek rabıta, asırlardan beri gelen şekil ve mahiyetini değiştirmiş, yani millet dini ve mezhebi irtibat yerine Türk Milliyeti rabıtasıyla efradını toplamıştır.” “Altı sene zarfında büyük milletimizin hayat cereyanında vücuda getirdiği bu tahavvüller herhangi bir ihtilalden çok fazla yüksek olan muazzam inkılaplardandır”. “Çok milletlerin kurtuluş ve yükseliş mücadelesinde mütehevvir oldukları görülmüştür. Fakat bu tehevvür Türk Milletinin şuurlu tehevvürüne benzemez”.

Atatürk’ün inkılapçılık anlayışının temelinde Türk Milletini, dünya kültür ve medeniyetlerinden yararlandırma düşüncesi vardır. Türk inkılabı toplum hayatında ortaya çıkan teorik ve pratik sorunları, ihtiyaçları karşılamak ve problemleri çözmek amacıyla ortaya çıkmıştır. Atatürk yeri ve zamanı uygun oldukça gerçekleştirdiği inkılaplar ile, Türk Milletini çağdaş medeniyet seviyesine getirmeyi planlamıştır. Bu sebepten bütün inkılaplar, Türk Milletinin ilerlemesini sağlamaya yönelik gerçekleştirilmiştir. Türk Milletinin ilerleyerek devam etmesi ve bunu sağlayan inkılapların korunması için, inkılapçılık ilkesini,Türkiye Cumhuriyetinin temel ilkelerinden birisi olarak Anayasaya koydurmuştur

İNKILAPÇILIĞIN ÖNEMİ 


İnkılapçılık yeniliğe açık olmaktır ve yeniliklerde devletin sürekli gelişmesini sağlar. Çağın ihtiyaçlarına göre devletlerin kendilerini yenilemeleri çok önemlidir aksi takdirde çağın gerisinde kalıp yıkılmaya mahkum olurlar tıpkı Osmanlı İmparatorluğunda olduğu gibi. Devletin sürekli zaman, yeniliklere, değişikliklere açık olması ve bunlara göre kendini geliştirmesi gerekmektedir. Zaten Atatürk'e göre inkılapçılık çağdaşlaşmak demektir ve  Türk Milletini çağdaş medeniyet seviyesine getirmeyi planlamıştır. Bu anlamda inkılapçılık bir devletin ayakta kalabilmesi için en önemli unsurlardan biridir.

TÜRK İNKILABININ SONUÇLARI 


İnkılaplar sayesinde Türk toplumuna her yönden gelişme ve ilerleme yolu açılmıştır. Yapılan yeniliklerle kişi egemenliğine son verilerek millet egemenliğine dayalı bir yönetim kurulmuştur. Dine dayalı devlet yapısının yerini laik devlet yapısı almıştır. İnkılaplar sayesinde Türk Devleti yeni kurumlarıyla çağdaş ve dinamik bir yapıya kavuşturulmuştur. Sosyal hayatta, eğitimde, kültürde ve ekonomik alanda Türk toplumuna yeni ufuklar açılmıştır. İnkılapçılık zamanla toplumda oluşacak gereksinimleri karşılayacak gelişme ve yenileşmelere imkân vermiştir. Böylece milletin sağlıklı bir şekilde varlığını devam ettirmesi sağlanmıştır.

ÖZELLİKLERİ 


Eski kurumların çağdaşlaştırılmasıdır.
Bu ilke Atatürk ilkerini ve inkılaplarını çağın gereklerine göre yenilemeyi ve geliştirmeyi hedef kabul etmiştir.
Atatürk ilkelerine bağlı kalınarak yenilik ve değişiklik yapmak esas alınmıştır.
İnkılapçılık, Atatürk ilke ve inkılaplarını durağan olmaktan kurtarmıştır.

İnkılapçılık sürekli gelişim ve değişimi ifade etmektedir.
Eğitim ,kültür,huhuk ve ekonomi alanındaki her türlü değişim inkılapçılıkla ilgilidir.
Çağdaşlaşma ve Batılılaşma İnkılapçılığın bütünleyici ilkesidir.
Sürekli yeniliklere açık olmayı ister

A-SİYASİ ALANDA YAPILAN İNKILAPLAR

1) SALTANATIN KALDIRILMASI (1 KASIM 1922 )

SALTANAT OSMANLI DEVLETiNDE 1299 YILINDA KURULMUŞTU.
TBMM HÜKÜMETiNi HEM DE OSMANLI HÜKÜMETİNİ LOZAN BARIŞ KONFERANSINA ÇAĞIRINCA
TBMM 1 KASIM 1922 YILINDA ALDIĞI BİR KARARLA SALTANATI KALDIRDI.



2) CUMHURİYETİN İLANI (29 EKİM 1923)


CUMHURİYETİN İLANI İLE YÖNETİMDE HALKA SÖZ HAKKI VERİLMİŞTİR. CUMHURİYET İLE
HALKA KENDİ YÖNETİCİLERİNİ SEÇME HAKKI VERİLMİŞTİR. HALK SEÇTİĞİ YÖNETİCİLERİN
YAPTIĞI ÇALIŞMALARI BEĞENMEZSE ONLARI DEĞİŞTİRME HAKKINA SAHİP OLMUŞTUR.
EGEMENLİK HAKKI HALKIN ELİNE GEÇMİŞTİR.



3) HALİFELİĞİN KALDIRILIŞI (3 MART 1924 )


HALİFE PEYGAMBERİN ELÇİSİ ANLAMINA GELMEKTEDİR. İLK HALİFE HZ. EBUBEKİR DİR.
OSMANLI DEVLETİNE HALİFELİK YAVUZ SULTAN SELİM ZAMANINDA GELMİŞTİR. SON HALİFE
ABDÜLMECİT EFENDİDİR. HALİFELİĞİN KALDIRILMASI İLE DEVLET YÖNETİMİ LAİKLEŞMİŞTİR.

B)HUKUK ALANINDAKİ İNKILAPLAR


1) ANAYASANIN İLANI

Anayasa, bir devletin temel kurumlarının nasıl işleyeceğini belirleyen, yazılı kurallar bütünüdür. Anayasa ile ayrıca kişilerin temel hak ve özgürlükleri güvence altına almıştır. Anayasa, bir devletin yönetim biçimini belirtir. Devletin temel kanunudur. Vatandaşların temel hak ve görevlerini bildirir.

1921 (TEŞKİLATI ESASİ )
1924 ANAYASASI
1961 ANAYASASI
1982 ANAYASASI



2) MEDENİN KANUN (17 ŞUBAT 1926)

MEDENİ KANUN TOPLUMSAL HAYATI DÜZENLEYEN KANUNDUR. MEDENİ KANUN İLE
KADINLARA EŞİT HAKLAR TANINMIŞTIR. KADINLARA MİRASTAN HAK ALMA , TEK EŞLE
EVLİLİK GİBİ HAKLAR TANINMIŞTIR. MEDENİ KANUN TOPLUMSAL HAYATIN LAİKLEŞMESİNİ
SAĞLAMIŞTIR. TÜRK MEDENİ KANUNU İSVİÇRE MEDENİ KANUNUNDAN ALINMIŞTIR.

C)EKONOMİK ALANDA İNKILAPLAR


AŞAR VERGİSİNİN KALDIRILMASI: AŞAR VERGİSİ ÇİFTÇİDEN ALINAN VERGİDİR.BU VERGİNİN KALDIRILMASI İLE HALKÇILIK İLKESİNE UYULMUŞTUR. 1925
İŞ BANKASININ AÇILMASI: İŞ BANKASININ AÇILMASI İLE TİCARET YAPMAK İSTEYEN TÜCCARA KREDİ VERİLMEYE BAŞLANMIŞTIR. 1924
TEŞVİK – İ SANAYİ KANUNU: ÖZEL SEKTÖRÜ ÖZENDİRMEK İÇİN ÇIKARTILAN BİR YASADIR. BU YASA İLE HALKI SANAYİ YATIRIMI YAPMASI İÇİN ÖZENDİRME YAPILMIŞTIR. 1927
17 Şubat 1923 ‘de “İzmir İktisat Kongresi” toplandı .Milli ekonominin hedefleri belirlendi.
1939’da Türkiye’nin ilk demir çelik fabrikası olan Karabük Demir-Çelik Fabrikası kuruldu.
1 Temmuz 1926 ‘da “Kabotaj Kanunu” çıkarıldı. Böylece Türk karasularında yolcu ve yük taşıma hakkı yalnızca Türk gemilerine verildi. Ayrıca  Denizbank’ın kurulmasıyla denizcilik faaliyetleri artmıştır.
MADEN TETKİK ARAMA ENSTİTÜSÜ İLE YURDUMUZDAKİ MADENLERİN İŞLETİLMESİ AMAÇLANDI BU AMAÇLA ETİBANK KURULDU.




EKONOMİK ALANDA İNKILAPLAR


D)SOSYAL ALANDAKİ İNKILAPLAR


ŞAPKA KANUNU 25 KASIM 1925

ŞAPKA KANUNU İLE ÜLKEMİZDE MODERN GİYSİ ALANINDA BİR ADIM ATILMIŞ OLDU.

30 Kasım 1925’de  Tekke , Zaviye ve Türbeler  Çıkarılan bir kanunla kapatıldı.
1934 çıkarılan bir kanunla din görevlilerinin dini elbiselerle  ibadet yerleri dışında dolaşmaları yasaklandı. En yetkili kişi hariç  (Diyanet İşleri Başkanı “”gibi) BU YASA LAİKLİK
İLKESİ İLE İLGİLİDİR.

TAKVİMDE DEĞİŞİKLİK:1925 Yılında  Hicri ve Rumi takvimler kaldırılarak Miladi takvim kabul edildi.1 Ocak 1926’dan itibaren uygulamaya geçildi.


ÖLÇÜLERDE DEĞİŞİKLİK: 1931 Yılında bir kanunla Okka ,arşın vb.  yöresel ölçü birimleri yerine Kilo, metre ve litre gibi ölçü birimleri kabul edildi.

SOYADI KANUNU: 24 Haziran 1934’te Soyadı Kanunu kabul edildi. Soyadı kanunun çıkması ile karışıklıklar engellendi. Kişilere verilen ayrıcalıklı unvanlar kaldırıldı. Soy Adı kanunu halkçılık ilkesi ile ilgilidir.

KADINLARA VERİLEN HAKLAR: Türk Kadınına Siyasi Haklar Verildi.
a) 30 Nisan 1930’da  belediye seçimlerinde seçmen olma hakkı,
b) 26 Ekim 1933’te muhtar seçme ve köy ihtiyar heyetine seçilme hakkı,
c) 5 Aralık 1934’te milletvekili seçilme ve seçme hakkı verildi.


EĞİTİM VE KÜLTÜR ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR


LATİN ALFABESİNE GEÇİŞ: 1 KASIM 1928 YILINDA LATİN ALFABESİNE GEÇİLDİ. BÖYLECE ÖĞRENİLMESİ ZOR OLAN ARAP ALFABESİNDEN VAZGEÇİLEREK LATİN ALFABESİ İLE OKUMA ORANI HIZLA ARTTI.

EĞİTİM VE KÜLTÜR ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR


TEVHİD-İ TEDRİSAT KANUNU 3 MART 1924: ÜLKEMİZDEKİ TÜM EĞİTİM KURUMLARI MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞINA BAĞLANDI MEDRESE VE BENZERİ DİNİ EĞİTİM KURUMLARI KAPATILDI. TEVHİD-İ TEDRİSAT KANUNU ÜLKEMİZDE EĞİTİM ÖĞRETİM BİRLİĞİNİ SAĞLADI. BU YASA LAİKLİK İLKESİ İLE İLİNTİLİDİR.

EĞİTİM VE KÜLTÜR ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR


TÜRK DİL VE TÜRK TARİH KURUMLARININ AÇILMASI: TÜRK DİL VE TÜRK TARİH KURUMUNUN AÇILMASI İLE ÜLKEMİZDE TARİHİMİZ VE DİLİMİZ KONUSUNDA ÇALIŞMALAR YAPILDI. BU KURUMLARIN AÇILMASI MİLLİYETÇİLİK İLKESİ İLE İLİNTİLİDİR.

Sonraki
« Prev Post
Önceki
Next Post »
Yorumlarınız İçin Teşekkür Ederiz.

lys,ygs,fizik,matematik,türkçe,kimya,tarih,coğrafya,kpss,pdf,slayt,dersnotlari,notdefterimde,